Ceren Akdağ ile Cumartesi Sohbeti: “Dünyada Tek Başımıza Değiliz!”

Gazeteci ve Televizyoncu Ceren Akdağ ile birlikte yaşadığı 3 köpeği ve hayvanseverlik üzerine şahane bir sohbet gerçekleştirdik. “Dünyada tek başımıza değiliz!” öğretisiyle yetiştirilen Ceren Akdağ, çocukluğundan bu yana yardıma muhtaç olan canlara hiç sırtını dönmüyor…

ceren akdağ
Paylaşın

İşte sevgili Ceren Akdağ ile Cumartesi sohbetimize dair detalar:

Sizi ve sevimli dostlarınızı kısaca tanıyabilir miyiz? Sizi sizden dinlemek isteriz!

Gazeteci, televizyoncu ve hayvanseverim. Aslında hayvansever demek için sadece hayvanlara ‘sevgi’ göstermek yetmiyor. Dilsiz dostlarımız için neler yapılabileceği konusunda ailemin daha küçük yaşlarda öğrettiği “Dünyada tek başımıza değiliz” cümlesini hayata geçirmeye çalışıyorum. Onların aşıladığı sevgiyle sosyal yaşamımda farkındalık yaratmaya ve insanların meseleye biraz onların açısından bakmalarını sağlamaya çalışıyorum. Mesela, evde köpek beslemek zorunda değil herkes. Ancak sokakta yaşamaya çalışan hayvanlara su, yemek vermenin veya zor durumda olanları veterinere götürmenin herkesin rahatlıkla yapabileceği şeyler olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ya da kısırlaştırmanın günah olmadığını insanlara anlatmak gerekiyor. Çünkü doğan yavrulara sağlıklı bir yaşam sunamadığımız zaman ve ölümlerine neden olduğumuz zaman asıl günahı işlemiş oluyoruz. 

Evimi paylaştığım 3 dostum var. Julia Roberts (İngiliz Setter 8) , Richard Gere (Sokak Köpeği 6)  ve Ginger (İngiliz Setter 3)…

 

Ilk Julia ile tanıştım, Nişantaşı’nda arabadan caddeye atıldı bir anda. Önüme düşen bu masum yaratığı evime götürüp hemen arkasından akşam canlı yayına yetişmiştim. Veteriner kontrolünde henüz 1 yaşına gelmediğini anlamıştık ancak hamile olduğunu fark etmemiştik. Ve sonuçta 4 bebeği oldu. Onları da sahiplendirdik. Julia evin sahibi diyebilirim. Ben de kiracısıyım. 🙂

Richard‘ı ise Nişantaşı’nda yine sokakta harap halde evimin önünde görünce hemen serum bağlatıp sonra dinlenmesi için eve getirmiştim. Diğer köpekler onu çok hırpalamıştı. Yaklaşık on gün kafasını kaldırmadan uyuyup, çişi için kapıya gidip sonra tekrar yatmaya geçiyordu. Onun da bir süre sonra kanser olduğu ortaya çıktı. Ama kısa bir kemoterapi ile kanseri yendi. Evin koruyucusu diyebilirim onun için.

Ginger’ın hikayesi ise Göktürk ormanlarında başladı. Reklam çekimi için bölgede bulunan bir arkadaşım arayıp, Julia’nın benzerini ormanda diğer köpekler arasında bitap halde gördüğünü söyledi. Ve Ginger da aileye katıldı. O da hamile çıktı ancak bu defa erken fark ettiğimiz için doğurmadan kısırlaştırmayı yapabildik. Ona da ürkekliği nedeniyle evin saf küçüğü diyebiliriz.

Sevgili Ceren Akdağ, köpek sahiplenme fikri aklınıza ne zaman düştü? Neden böyle bir karar verdiniz? Üstelik 3 köpek sahiplendiğinizi de biliyoruz ve bu davranışınızdan ötürü sizi kutluyoruz! Peki ama neden 3? 

Aslında ben 7 yaşında ailem kaniş cinsi Lady’yi sahiplendiğinde ilk defa onlarla yaşamanın keyfini öğrendim. Sonra onun yavrusu Baby girdi hayatımıza. Onun da yavruları Zeytin ve Susam’da aileye katılmıştı. Küçükken kardeşlerim olarak onların adlarını sayardım

Benim evimdeki 3 arkadaşa gelince, onlar önüme düştü diyebilirim. Köpek arayışında değildim. Julia hayatıma girdikten sonra son 6 yılda 30’a yakın köpek, kedi sahiplenilmesine vesile oldum. Her sahiplenmek isteyene de aynı şeyi söylüyorum. Kendinizi hazır hissettiğinizde onlar sizi bulur.

 

Köpekler ilk kez eve geldiğinde neler yaptılar? Ortamı çok yabancıladılar mı? Huzursuzluk yaşandı mı? Bunlarla nasıl baş ettiniz? 

Hepsinin karakteri değişik. Julia ilk gelen ve Setter cinsleri hareketliliği, özgür ruhu ile bilinir. Daha yaşını almamış hali ise evlere şenlikti. O dönemde gece programımı canlı sunduğum için her gün akşam 6’da çıkıp gece 1’de eve dönüyordum. Ilk zamanlar zorluğu onu tanımaktı. Çünkü vakit geçirmemiz gerekiyordu. Onun bana ve çevreme, benim ona alışmam gerekiyordu. Bu süreçte  aynı zamanda komşum olan eğitmen Cengiz Doğan çok yardımcı oldu. Hem enerjisini atması için dolaştırıyorlardı hem de onunla iletişim kurmama hız kazandırdı.

Tabii hamilelik sürecinde ve bebeklerin bakımı dönemi annemde kalmasıyla aklım onda kalmadı. Ancak ev arkadaşım Julia 3 yaşına kadar evde başka köpeğe izin vermedi. Şöyle ki, geçici annelik yapmak için getirdiğim tüm diğer köpeklerin travmalarını kıskançlığı ile artırınca 2. köpek fikrini aklımdan çıkartmıştım. Richard’ı eve getirene kadar. Julia onun sakin olmasıyla evde kalmasına ses çıkartmadı. Ama Richard da her zaman Julia’nın evin sahibi olduğu konusunda saygısını hiç bozmadı.

Son gelen Ginger da durum biraz daha farklı oldu. Kürtaj ve kısırlaşma döneminde iki köpeğimde Ginger’a üzülüp hiç bulaşmadılar. Ancak karakterini göstermeye başlayınca, bir de yaş olarak küçük olduğu için ev düzeninde en çok zorlayan oldu. Yine Cengiz Doğan’a danışarak ve bolca gezmeye çıkartarak bu dönemi aştım. Zaman harcamak ve sabırlı olmak önem taşıyor.

Karakterini gördükten sonra hem onun huylarına saygı duyup çerçeveyi belirlemek gerekiyor. Yoksa kaos içinde hem onlara hem de kendinize zor günler yaşatabilirsiniz. Hala 3. çocuk muamelesi görüyor Ginger diğerleri tarafından ancak o da ilk gelenlere saygı duymayı öğrendi. 

Peki Ceren Akdağ, köpeklerinizin birbirleriyle arası nasıl? Siz olası kavgalarda arada kalan olarak neler yapıyorsunuz ortamı yatıştırabilmek adına?

Ginger’ı arada sıkıştırdıklarını söyleyebilirim. Ormanda çok aç kalması nedeniyle hızlı yeme ve doymama sıkıntısı var. Daha önceki sahiplerinden çok dayak yediğini düşünüyorum. Kendini savunmuyor. Diğerlerinin yemeklerine gittiğinde ufak çaplı sıkıntılar yaşanabiliyor. Bunu gördüğüm zaman en sevimli ses tonumu ortaya çıkarıp ayırma yöntemini seçiyorum. Eğer yetmiyorsa ses yükseltiyorum sakinleşmeleri için. 

Ceren Akdağ

 

Köpek bakımında en zorlandığınız nokta ne oldu? Bu zorluğu aşmak için neler yaptınız?

En çok üçüncü çocuk Ginger geldiğinde zorlandım. Aynı cins olan Julia’dan her ne kadar bilgili olsam da çiş eğitimi konusunda ödül, ceza yöntemleri zor oldu. Çünkü diğerleri de üstüne alınmaması ve dengeyi korumak için sürekli uyanık olmanız gerekiyor. Tasmayla yürümeye de alışık değildi bu nedenle diğerlerine uyguladığımız yöntemlere alışması biraz zaman aldı. Bu dönemleri eğitmenlerden destek alarak ve diğer köpeklerle dolaşmasını, oynamasını sağlayarak aştım. 

Köpekleriniz ile birlikte yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? Varsa bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?

Hayvansever bir semtte oturuyorum. Bu nedenle köpeklerimle her yere gidebiliyorum diyebilirim. Özellikle Julia kuaförümden, alışveriş yaptığım dükkana, kitap okumayı sevdiğim kafeye kadar her yere benimle gelir. Richard saatlerce dışarda kalmayı sevmez hele ki gök gürültüsü ve yağmurlu havalarda dışarı bile çıkmaktan korkar.

Ginger ve Julia ikili dolaşmaktan keyif aldıkları için onlara yürüyüş yapmak, parklara gidip oynamak en büyük mutluluğum. Sadece çişe çıkarmak olarak görülen zamanları ben keyif zamanları olarak nitelendiriyorum. Yazın denize gitmek, kışın da karda oynamak en mutlu zamanlarımız.

Evi 3 köpek ile paylaşmak nasıl bir duygu? Özellikle karantina süreci düşünüldüğünde evde tüylü dostalara sahip olmak kişiye nasıl hissettiriyor?

Hiç sıkılmıyorum. Evimde 3 ayrı karakter yaşıyor. Ve hepsi çok eğlenceli. Sabah kuyruk sesleri ile uyanıyorum. Onlarla konuşmak, dans etmek çok keyifli. Biri sürekli yemek düşünüyor, diğeri sürekli temas istiyor, bir diğeri ise top atıp oynamanı istiyor. 

Karantina sürecinde kimseyle görüşememek, sarılamamak psikolojik olarak kötü hissettiriyor. Ancak ben bu süreci kolay atlattım. Çünkü süreki bana sevgisini gösteren sarılan 3 dostum var. Mutlu uyanıyorum. Günün getirdiklerine beni pozitif hazırlıyorlar.

Hayvan sahiplenmek isteyenlere, sahiplenmek isteyip cesaret edemeyenlere ve tüm hayvan severlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı sevgili Ceren Akdağ?

Şunu söylemek zorundayım. Herkes köpek sahiplenmek zorunda değil. Hayvan sevgimizi sokaktaki muhtaçlara mama vererek, gönüllü beslemeye gidenlere mama göndererek de gösterebiliriz. Mesela patifood.com adresinde Türkiye’nin her yerindeki gönüllülere mama kumbarasından çok cüzzi ödemelerle yardım edebilirsiniz.

Sohbetimizin sonunda Ceren Akdağ köpek sahiplenmek isteyenler için önemli noktalara şöyle değindi:

Sahiplenmek isteyenler ise bazı noktalara dikkat etmeli ve bir kaç soruyu kendine sormalı: 

Ev arkadaşına hazır mıyım?

Hayatımı zorlaştırmasını düşünmek yerine beraberliğimi kolaylaştırmak için neler yapabilirim? (Eğitmenlere danışmak, seyahatlerde kimlerden yardım alacağını bilmek, dolaştırmaya zaman ayırmak, sağlığına dikkat etmek gibi) 

Çocuğum istiyor diye mi köpek alıyorum? 

Çocuğum köpeğe bakacak yaşta mı? Sorumluluk alabilecek mi? 

Hepimiz hep sevgi görmek isteriz. Evdeki 4 ayaklı dostlarımız da bize karşılıksız sevgi verirler. Ancak bizim de onlara karşı sorumluluklarımız var. ama bu soumluluklar onları şımartmakla veya sadece yemek vermekle bitmiyor. Gergin davranmak, sinirle onlara yaklaşmak hayvanların karakterini bozacağını unutmamak gerekiyor. Hep söylüyorum, köpekler aynanız gibidir. Ne verirseniz o da onu yansıtır.

Sevgiyle ve sabırla biraz da arkadaşınızın karakterini tanıyarak her şeyi çözebilirsiniz. Ama sahiplenip sonra onları geri vermek çocuğunuzu sokağa atmaktan farksız. Bunun bilincinde olmak gerekiyor. Çocuğunuzun bir hayvan ile büyümesi ise vicdanlı evlatlar yetiştirmenin ilk adımı. Ancak eve alınan 4 ayaklı dostlarımızın sorumluluğunun da ailede olduğunu unutmamak lazım.

Paylaşan heymypet